- Haberler
- Genel
- Jeoloji Profesörü Kadıoğlu: 'Bilimsel olarak baktığımız zaman günümüzün teknolojisiyle deprem oluşturabilecek bir yapı söz konusu değildir'
Jeoloji Profesörü Kadıoğlu: 'Bilimsel olarak baktığımız zaman günümüzün teknolojisiyle deprem oluşturabilecek bir yapı söz konusu değildir'
Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı ve 30 yıllık Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Yusuf Kağan Kadıoğlu çok tartışılan, yapay deprem konusu ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Kadıoğlu, 'Bilimsel olarak baktığımız zaman günümüzün teknolojisiyle deprem oluşturabilecek bir yapı söz konusu değildir' dedi.
Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı ve 30 yıllık Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Yusuf Kağan Kadıoğlu çok tartışılan, yapay deprem konusu ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Kadıoğlu, “Bilimsel olarak baktığımız zaman günümüzün teknolojisiyle deprem oluşturabilecek bir yapı söz konusu değildir” dedi.
Kahramanmaraş merkezli yaşanan yıkıcı depremlerin ardından Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Yusuf Kağan Kadıoğlu çok tartışılan ve insanlarda tedirginlik oluşturan yapay deprem konusu ile ilgili, “Yapay müdahale yapılmış olması bilimsel olarak açıklanamaz ve doğru değildir” dedi.
Profesör doktor Kadıoğlu depremlerin meydana geldiği Doğu Anadolu Fay Hattı’nın çok karmaşık bir hat olduğunu ve yüzlerce yıldır böylesine büyük bir depremin meydana gelmediğini bu yüzden bir büyük bir enerjinin birikmiş olduğunu vurgulayarak, “Kahramanmaraş depremleri Doğu Anadolu Fayı üzerinde gerçekleşen bir deprem. Doğu Anadolu Fayı oldukça karmaşık bir fay. Kızıldeniz’den başlar, Ölüdeniz’in üzerinden devam eder. Sonrasında Golen Tepeleri’ne oradan ülkemize doğru hareket eder. Ülkemize geldiğinde de iki kola ayrılır. Sağ kolunda Antakya’nın üstünden Hassa daha sonra İslahiye’ye oradan da Kahramanmaraş’a kadar gider ve bükülür. Bu fay hattı Karlıova’ya kadar gidebilen çok büyük bir fay hattıdır. Bu faylar birbirinden bağımsız paralel halde sol yan atımlı faylardan oluşmaktadır. Enerji bu faylar üzerinde yıllardır birikmiş olarak görülür. Milattan sonra ilk kayıtlara bakıldığı zaman 115 yılında büyük bir deprem Antakya’da gerçekleşmiş ve 260 bin kişilik bir can kaybı yaşanmıştır. Daha sonra 525 yılında 250 bin kişinin öldüğü bir deprem gerçekleşmiştir. Bu depremlerden sonrasına bakıldığı zaman bu kadar büyük bir deprem hiç olmamış. O tarihlerde ki deprem büyüklükleri şiddetine göre hesaplandığında yaklaşık olarak 7.5 civarındadır. Türkiye’de gerçekleşen depremler 7.7 ve 7.6 şiddetlerinde art arda iki deprem gerçekleşti. Son depremde Samandağ’ında gerçekleşti. 6.4 büyüklüğünde bir deprem oldu. Bu depremlerin art arda gelmesinin sebebi bölgenin fay sisteminin çok karmaşık ve birbirinden çok bağımsız paralel hatlardan oluşuyor olmasıdır” ifadelerini kullandı.
“7.7, 7.6 ve 6.4 şiddetlerinde ki depremleri yapay yollarla meydana getiremezsiniz”
Bu denli büyük depremlerin yapay bir müdahale ile yapılabilmesinin şu an ki teknoloji ile mümkün olmadığını ve ayrıca bilimsel olarakta açıklanabilecek bir durum olmadığını vurgulayarak, “Bu kadar büyük depremler mutlaka küçükte olsa yanındaki hatları tetikler. Nitekim bunlar burada yaşandı. Tarih boyunca böyle kayıtlı bir deprem silsilesinden oluşan bir yapı görülmemiştir. İnsanlar haklı olarak bu durumdan kuşku duymaktadır. Acaba biri bunu tetikledi mi diye düşünmektedirler. 7.7, 7.6 ve 6.4 şiddetlerinde ki depremleri yapay yollarla meydana getiremezsiniz. Ancak patlatma yapmanız lazım. Nitekim bu hat üzerinde bir çalışma yaparsanız, bu hat üzerinde yaptığınız herhangi bir tahribat en başta İsrail, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır, Gürcistan, Türkiye ve Yunanistan’ın bir kısmının tamamını etkileyebilir. Dolayısıyla insan gücüyle 7.7 şiddetinde bir deprem oluşturacak bir teknik bilinmemektedir. Böyle bir durum söz konusu olamaz. Eğer öyle bir şey gerçekleşmiş olsaydı bu ülkelerin tamamı etkilenmiş olurdu. Bu hat oldukça uzun bir silsile hattıdır. Kızıldeniz’den Karlıova’ya kadar hesapladığımız kadar yaklaşık bin 350 kilometre uzunluğunda bir hattır. Yapay müdahale yapılmış olması bilimsel olarak açıklanamaz ve doğru değildir. Bu fay hatlarına müdahale yaptığınız zaman nereden kırılacağını bilmeniz mümkün değildir. Ancak gelip de oraya derinden bir çukur açıp 7 kilometre derinde bir patlatma yaparsanız böyle bir deprem gerçekleşebilir ama böyle bir şey mümkün olamıyor. Bu tamamen bir hayali ürünüdür. Bilimsel olarak açıklanamaz” bilgisini paylaştı.
“Doğrudan İsrail’i etkileyecek bir deprem oluşabilir”
Yapay depremler ile ilgili çok sayıda senaryolar oluşturulduğunu fakat bilimsel olarak bunun mümkün olmadığını ve ayrıca aynı fay hattının geçtiği ülkelerden biri olan İsrail’de deprem oluşma riskinin düşük olmadığını söyleyen Kadıoğlu, “Çok sayıda senaryolar oluşturuldu. Uzay savaşlarıyla ilgili olarakta çok fazla belgesel çekildi. Aynı zamanda insanlar bir proje yaparken hayali ürünleri düşünebilir bu normaldir. Ancak bilimsel olarak baktığımız zaman günümüzün teknolojisiyle deprem oluşturabilecek bir yapı söz konusu değildir. Kaldı ki Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde bu hiç mümkün değildir. Çünkü bu fay sadece bizim ülkemizi etkilemiyor. Belki bundan sonra ki enerji boşaldığı zaman doğrudan İsrail’i etkileyecek bir deprem oluşabilir” dedi.
Ayrıca Kadıoğlu insanları ve tüm inşaat sektörünü uyararak, ”Biz bir deprem ülkesiyiz. Lütfen binalarımızı depreme dayanıklı bir şekilde yapalım. Eğer binalarımız sağlam değilse mutlaka Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’na başvuralım. Binalarımızı kontrol edelim” ifadelerini kullandı.