Kalem
Kübra Fırat
İki heceden oluşan “ka-lem”, sonsuz sayıda heceler oluşturur. Kalem vasıtadır; yazarın kalbinden geçenleri, söyleyemediklerini, kâğıda döken araçtır. Kalem, tutanın elinde harflerin kıvrımları üzerinde girinti çıkıntılarında dans eder.
Aslında kalem araç gibi görünse de ilham kaynağıdır bir nevi. Kalemi eline alan ruhunu doyurur, kalbini ferahlatır. Kalem en çok kâğıda yakışır. Kalem kâinatın en muazzam nesnesidir.
Kalem üretendir. Kalemsiz kalmak demek kelamsızkalmaktır. Kalemini eline al dök satırlara iç dünyanı, dışını zaten gören görüyor iç dünyanı ancak bir kalem anlar ve ancak bir kalem anlatır.
Kâinatın ilk yaratılan nesnesidir kalem. Kalem kılıçtan keskindir elbette. Ya üzer ya küser, ya sever ya döver, ya alır alacağını ya verir vereceği dersi.
Keza kalem insani insan yapandır. Oksijen kaynağı olan bir ağaçtan yapılmasından mıdır bilinmez ama kalem eline alanın dermanı olur. Kalemsiz kalmak nefessiz kalmaktır. Kalem can bulmaktır. Can da vermektir. Kalem bazen son nefestir.
Klavye başında tuşların şık şık sesleriyle yazılan bir yazı ile kalemin dokunuşuyla yazılan yazı birbirinden ayrıdır. Yaratılan şu güzel ellere bir kalem, bir kâğıt, bir kitap yakışır.Kitabı da kâğıdı da yine has yapan kalemdir. Ee bir de tabi kaleme yazma ilhamı veren “Oku” diyen Rabbimizdir. O zaman ilham verip yazdıran Allah’a şükürler olsun!..