Her Günün Hikayesi Kendi İçinde Başlar
Penbe Ertürk
Her gün yeni güne yepyeni umutlarla başlarız; amaçlarımız, hedeflerimiz, sevdiklerimiz, hayallerimiz, dünden bugüne kalan yarım kalmışlıklar...
Hepimiz kendi romanımızın yazarı, kendi filmimizin senaristi belki de başrol oyuncusuyuz. Yaşadıklarımız bizim tercihlerimizin sonucu ya da devamı ama bir farkla : Yazdığınız bütün kitapları defalarca okuyup beğenmediğiniz bölümleri defalarca değiştirebilirsiniz ya da yazdığınız senaryoyu yeni baştan kaleme alabilirsiniz.
Hayat... Hayat tek defalık, düzeltme, değiştirme şansının olmadığı tiyatro sahnesi gibi. Her şey anlık, her şey canlı. Yapılan yolculuğun geri dönüşü yok. Senin oynadığın ama bir saniye sonra ne olacağını bilmeden sürdürdüğün beyaz perde.
Beynin, duyguların, hislerin arzuların belirlediği ucu, sonu görünmeyen karanlık tünel gibi aklını ve mantığını kaybettiğin an duygularının seni nereye sürükleyeceğini bilmediğin, akışına bıraktığın an her şeyini kaybetme riskinin olduğu değişik, sürprizlerle dolu bir yolculuk. Bir anlık boşluk, küçücük bir gaf, yanlış kurulmuş bir cümle, öfkeyle söylenmiş bir söz bir anda bütün hikayeyi ve onun sonunu değiştirebiliyor. Yapmam dediğini yaptığın, olmaz dediğin ne varsa olan, hadi canım dediğin her şeyin olduğu değişik bir yolculuk.
Hep kontrollü mü olmak gerekir, bazen akışına bırakmak mı gerekir bilemedim... Evet, kendi oyunumuzda hatalarımızın sebebi biziz, tam olarak kendimiz... Peki hiç hata yapmadan yaşamak mümkün mü ? Elbette değil, hatalar bizler, insanlar için. Bazı hataların telafisi ve özrü yoktur ama size kazandırdığı tecrübesi vardır. Bir daha aynı yolda aynı çamura basmazsınız, aynı hatayı yapmazsınız, yapsanız bile sonunu bilirsiniz. Bir kitabı defalarca okumak gibi...
Sonunu bilirsiniz ama her okuduğunuzda aynı sayfanın aynı paragrafında size hissettirdiği farklıdır. İşte hayattaki hatalarda böyledir. İnsana her defasında yeni tecrübeler kazandırır ve yolculuğun devamına ışık tutar. Keşke her gün hiç hatasız yaşayabilsek; üzmeden, üzülmeden, tertemiz... Mümkün olabilse keşke ama mümkün değil. Çünkü bizi biz yapan yanlışlarımız, zor zamanlarımız, travmalarımız. Bugün durduğumuz yerin esas sebebi geçmişimiz. Evet hata yapıyoruz, yaptığımız hatalardan sonra gönül almayı becerebiliyorsak ne âlâ. Kendi gönlümüzü almayı, kendimizi affetmeyi unutmuyorsak ne güzel...
Her günün hikayesi kendi içinde saklı. Önemli olan hikayeyi doğru okumakta. Hayatımıza giren her insanın, bulunduğumuz her mekanın, yaptığımız her hatanın bir sebebi var deyip iyi insan olabilmek yolunda emek harcamakta...
İncineceğiz bazen, bazen üzüleceğiz, bazen eğleneceğiz ama hayatı yaşarken kötü olmadan, tuzak kurmadan, zarar vermeden, hırslanmadan, öfkelenmeden, küsmeden yaşayacağız.
Bazen bir cümle hayatınızın bütün akışını değiştirebilir ve söz ok gibidir. Bir kere ağızdan çıktıysa geri dönüşü yoktur. Düşünerek konuşmak gerekir, ilmek ilmek işlemek gerekir hayatı. Hatalar olacak tabi ki ama dönüş hep yaradana olacak. Evet yaşadığımız hayatı başa alamayız belki ama güneş batıdan doğmadı henüz. Hâla affedilme ihtimalimizi düşünerek yaradana sığınacağız ve her güne yeni bir umutla BİSMİLLLAH diyerek yeni baştan başlayacağız. Her günün sonunda yastığa başımızı koyduğumuzda keşke demeden uyuyabileceğimiz günlerimiz olsun...