Bir tohum düşün, küçücük ama içinde koca bir ağacı saklar. İnsan da böyledir; içine iyiliği ekmedikçe, dış dünyasında koca bir ağaç gibi filizlenemez. Her şeyin başlangıcı kendimizdedir; dünya bizim yansımamızdır.
Mevlana der ki: "Dünyayı değiştirmek isteyen, önce kendini değiştirsin." Çünkü insanın kalbinde açan bir iyilik, dünyanın dört bir yanına yayılır; en uzak köşeleri bile aydınlatır. Mutluluğun ve huzurun kaynağını dışarıda aramak boşunadır. O kaynak, kalbin derinliklerinde, iyilikle yeşeren bir çiçek misali saklıdır.
İyilik, güneş gibidir; herkesi aydınlatır, ısıtır, ama karşılık beklemez. Günlük hayatta yaptığımız küçük iyilikler bile ruhumuzda derin izler bırakır. **Bir gülümseme, bir selam, bir dua...** Her biri karanlığa atılan bir kıvılcımdır. Bu küçük dokunuşlarla dünya aydınlanır. Kalbinde iyilik olmayan bir insanın hayatı, kupkuru bir çöl gibidir; ne su vardır, ne hayat. Ama iyilik yaptıkça o çöl yeşerir, cennet bahçesine dönüşür.
Yolda aceleyle koşan birine yol vermek, sırada bekleyen yaşlı birine öncelik tanımak, hiç tanımadığın birine içtenlikle dua etmek... Ne kadar küçük görünüyor, değil mi? Oysa bu basit hareketlerin ardında insanın mutluluğunu besleyen büyülü bir güç yatar. "İyilik, kalpte çiçek açtıran bir damladır." Ve bu damla, dalga dalga yayılır, tüm hayatı sarar.
Psikologlar da bunu doğruluyor; insan iyilik yaptığında beynindeki mutluluk hormonları harekete geçer, ruhu şenlenir. Yardım ettiğimizde hem karşımızdakine hem de kendimize şifa dağıtırız. "İyilik, iki ruh arasında köprü kuran bir nurdur."
Kişisel gelişim kitapları, mutluluğun büyük başarılardan değil, başkalarına dokunarak kazandığımız huzurdan geçtiğini sık sık vurgular. Robin Sharma’nın *Ferrari’sini Satan Bilge* kitabında, iyiliğin insanı nasıl içsel olarak zenginleştirdiği anlatılır. Kitap, büyük mutlulukların küçük iyiliklerle elde edilebileceğini söyler. Yani gerçek huzur, başkalarına uzattığımız yardım eliyle mümkündür. Aynı şekilde Dale Carnegie’nin *Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı* kitabı, iyilik ve empati yoluyla insan ilişkilerinin nasıl güçlendiğini öğretir. "Gerçek değişim, başkalarının kalbine dokunmaktan geçer."
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) hayatı ise iyiliğin ve merhametin en güzel örnekleriyle doludur. O, her zaman insanlara yardım etmenin, yüklerini hafifletmenin yollarını arardı. Sahabelerden Abdullah bin Ömer, karşılaştığı çocuklarla sohbet eder, onlara yiyecek dağıtırdı. Küçük ama anlamlı iyilikler hem onun kalbine huzur verir hem de çevresindekilere umut olurdu. Peygamber Efendimiz, "İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır" buyurarak iyiliğin insana hem bu dünyada hem de ahirette huzur getirdiğini öğretmiştir.
Bir gün, bir adam Hz. Muhammed’e (s.a.v) gelerek, "Ya Resulallah, benimle kimin dost olmasını istersin?" diye sorar. Peygamberimiz gülümseyerek, "İyiliği ve dostluğu seçeni." der. İşte bu, hayatın özüdür; insanın birbirine duyduğu sevgi ve yardım etme isteği. İyilik, kalpleri birleştirir ve insanları birbirine yakınlaştırır. İyilikle dolu bir hayat, sadece kişinin kendisini değil, çevresindekileri de etkiler ve onlara umut olur.
İyilik, tıpkı bir çark gibidir. Döner, döner ve en sonunda yine sana gelir. Belki hemen değil, ama mutlaka bir gün gelir. Çünkü her iyilik, ruhunda bir ışık yakar. O ışık seni aydınlatır, karanlıklarını dağıtır, yolunu bulmanı sağlar. Hayat, kalplere dokunduğun kadar güzelleşir. İçindeki iyiliği büyüttükçe, dış dünyan da onunla renklenir. **İçindeki bahçeyi sulamadan, dışarıda cennet aramak boşunadır.**
Mevlana der ki: "Bir mum, diğerini tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez." Sen de iyilik yapmaktan geri durma. Yaptığın her iyilik, hem senin ruhunda hem de karşındakinin kalbinde yeni bir umut çiçeği açtırır. Hayatın karanlık anlarında dahi, iyiliğin ışığıyla yolunu bulacaksın. Unutma ki, mutlu olmanın sırrı, başkalarının yüreğine dokunmaktır.
Sonuç olarak, hayatında her gün küçük bir iyilik yapma fırsatını değerlendirmek, hem kendine hem de başkalarına umut aşılamak demektir. "İyilik yap, denizden çık, bekleme," der Mevlana. Bu, insanlığa bırakılan en güzel miraslardan biridir. Kendi kalbinde yeşerttiğin iyilik, toplumda bir devrim yaratacak güce sahiptir. İyiliklerin, bir gül gibi açılacak ve her birine dokunan ruhları, sevgiyle sarmalayacaktır.
Unutma ki, her iyilik, bir gün geri döner. "Dünya, iyilik edenlerin cennetidir," derken, her gün yeniden başlama fırsatın var; her iyilik, seni ve çevreni aydınlatan bir ışık kaynağıdır. "Kendine iyilik et, ki dünyan güzelleşsin." Hayatında sevgi ve merhameti yay; unutma ki, en büyük zenginlik başkalarının kalbine dokunmakla kazanılır. Birlikte güzelleşelim, birlikte mutlu olalım.